Teleferik Kazasından Geriye Kalanlar ve Mühendis Sorumluluğu Üzerine
"Asrın feleketi denilerek" kamuoyu tepkisi azaltılmaya çalışılan Şubat 2023 depremlerinde, cezaevine müteahhitlerin, mühendislerin konulması ülkenin alışık olduğu bir durum değildi. Kısmen yine "gaz alma" hedefli bu tutuklama dalgasının belediyelerdeki yada siyasetteki sorumlulara da uzanması pek beklenmiyordu öyle de oldu. Ama şunu gördük ki inşaat mühendisinin attığı imza 30 yıl sonra bile peşini bırakmıyor; ustanın, bir katın kolonlarında bağlamayı unuttuğu etriyelerin bedelini gün gelip masumlar ödüyor. Seçim zamanı yaklaşınca nasılsa çıkacak "imar affına" güvenen "Anadolu irfanı" ile dopdolu yurttaş, hep beklediğini aldı. Bu ülkede mühendis olmak, hele bir yerlere imza atmak akıl işi mi?
2017'de işletmeye açılan Antalya Tünektepe teleferiğinde 2024 Ramazan bayramı tatilindeki kazada bir can kaybedildi. 23 saat süren, askıdaki ikiyüze yakın insanın kurtarılma operasyonu, olayı yeterince medyatik hale getirdi ve sonuçta yeni seçilmiş bir belediye başkanı ve mühendis teknik yöneticiler dahil hızlı tutuklamalar geldi. Savcılık, helikopterler insan kurtarırken bilirkişi heyetini görevlendirdi. Alışık değildik hızlı çalışan adliyeye, koltuk korkusundan cumhuriyeti savunamayan cumhuriyet savcıları bu kez şaşırtıcı biçimde hızlı hareket etti, hep böyle olsun diyelim.
Avrupa'da, özellikle Alplerde; İtalya, Avusturya, İsviçre'de çok yaygın biçimde teleferik kullanılmakta. En iyi tünel müteahhitlerinin, en uzun tünellerin İtalya'da olması gibi bu ülkeler teleferik işini de iyi biliyor. Buna rağmen Mayıs 2021'de İtalya'da (Mottarone dağı) 13 kişinin öldüğü bir teleferik kazası olmuş (*link). Mühendislik işleri ihmale gelmiyor. Mottarone'deki tesisin yapımı 1967'de başlamış. Antalya'daki 2012'de il özel idaresince ihale ediliyor ama firma işi yarım bırakıyor. Belediye, 2016'da tamamlama ihalesi yapıp tesisi açmış, bir belediye iktisadi teşekkülü de işletmesini üstlenmiş. Tabi bu şirkette sorumluluk üstlenen mühendisler, teknisyenler ve onların amirleri çalışmakta. İlk rapora bakılırsa, bakımlarda ihmaller olmasa kaza olmayabilirmiş. Bu olayda sadece mühendisler değil onların amirleri de suçlanıyor. Teknisyenler, ertelenen bakım kalemlerinden ötürü amirleri suçluyor. Kaç mühendis -tekerlek kırılmazdan önce- yolunda gitmeyen işi yazılı olarak üstüne rapor edebilir? Etse, erteleme olmaz ve kaza engellenebilir miydi? İşimize hâkim miyiz peki mühendis olarak, yoksa teknisyenin getirdiği her formu, raporu klasörüne takıp geçiyor muyuz? (edit: iddianameyi okuduğunuzda sorumlu belediye çalışanı mühendisin, nasıl bir sorumluluk altında olduğunu bilmediği yada bildiği halde sıyrılmaya çalıştığını üzülerek görüyorsunuz)
Bir tesis, yüksek emniyet katsayıları ile doğru proje ile inşa edildiğinde, asgari bakımla belki 20-30 yıl kimsenin burnu kanamadan çalışabilir de. Ama testi kırıldığında hesabını verecek olanlar mühendisler olur. O halde işimizi iyi bileceğiz, sürekli gelişeceğiz, ihmal gördüğümüzde korkmadan yazılı raporumuzu amirin masasına koyacağız. Mazereti adliyede savcıya vermemek için çok önce amirlerimize yazılı olarak gerekçeleri sunup kafamızı rahat ettireceğiz.
İdare mahkemesindeki bir davada bina malikleri, binalarının güvensiz olduğu gerekçesi ile -yükleniciyi değil- yapı kullanma izninin iptali için belediyeyi dava etmişlerdi. Davanın bir aşamasında binanın denetlenmesi istendiğinde belediye, "yapı kontrol biriminde ilgilisi mühendis olmadığından" bahisle denetimi başka birimlerden bulduğu personelce ancak yapabildiğini "secaat arzederken" bildirmişti. Önceki paragrafın sonunda varılan kanaatin "boş beleş" olmadığını anlamak için bunu söylemeden geçmek olmazdı (üstelik bu belediye küçük bir belde değil en büyük il adaylarından biridir).
Bu belediye tesisinde görevli mühendis vardı da ne değişti? HİÇ!