İşletme sorumlusu, bilirkişilerin dünyası, uzman delili, mütalaa, uzman görüşü

Ulu Manitunun Gözde Mesleği, İnşaat Mühendisliği

Bir inşaat mühendisi ve mimarla heyet halinde keşfe katılmıştık. Eser sözleşmesi ihtilafı, hak ediş, "edemeyiş" mevzuu. UYAP'tan baktım, görevlendirmede heyetimiz iki kişi görünüyor, inşaatçı eksik. Anlaşıldı, kerameti kendinden menkul, yeri doldurulamayan, çok görev almaktan rapor yetiştiremeyen bir zat ile müşerref olmuşuz. Görev ekranı "kilitli" şahsiyetler, kalemin "gözdelerinden" olunca "UYAP hayaleti" olarak keşiflere katılabiliyorlar. Elimde bekleyen iş olmadığından dosyayı ben aldım, çalıştım. Kronolojik olay tablosu, hak ediş tablosu, dosyaya ekli malzeme faturalarının özeti derken raporu inşai kalemler hariç %80-90 teslim durumuna getirdim. Heyetteki arkadaşlarla taslak olarak udf haliyle paylaştım. Mimar dönüş yaptı, "inşai kısmı diğer arkadaş yazacak" eline sağlık dedi. Dosyayı arabamda 15 gün gezdirdikten sonra "inşaatçı arkadaş" aradı ve almak istedi, buluştuk teslim ettim.

Benim taslağı yollamamdan neredeyse 40 gün sonra dosyayı alan bilirkişi aradı. Raporu bitirmiş "teslim edelim" diyor. Udf olarak kapak (şuradaki sakıncalı hâl) "hazırlatmış", elektronik olarak imzalayalım verelim diyor 😮. "Bir bak bakalım mutabık mısın" diye sormak yok. "Yollayın bakalım imla hatasına filan bakayım" diyerek bozuntuya vermemeye çalıştım. Efendim "iki satır varmış beni ilgilendiren" onu kontrol edecekmişim. Aslında niyeti sadece elektronik imzalanacak kapağı mı yollamaktı, belki de öyleydi. "Rapora çok emek vermiştim, boşa gittiyse üzülürüm" dedim. Raporu e-posta ile yolladı. Sinirimden okumadım ama baktım benim udf halinden vazgeçilip "hazreti word"e dönülmüş. Kapak ise udf. Akşam mesaj yazdı baktım mı diye, "yarın bakacağım" dedim. Efendim duruşma tarihi yakınmış da ondan sormuş. 

Ertesi gün baktım duruşma o gün. Teslim süremize ise bir hafta daha var. 30-40 gün boşa geçmiş, duruşmaya bir gün kala acele teslim isteniyordu, direndim. Sözde teslime hazır raporu inceledim. Güzel tarafı, emeklerim boşa gitmemiş, yazdıklarım çoğunlukla kopya ile worde alınmış. Yaptığım tablolar hakkında yorum yok, 8-10 satır inşaat kalemleri hesabı, iki sayfa fotoğraf iliştirilmiş hiç fotoğraf açıklaması yok. Sonuç kısmı özensiz, worde aktarım sırasında akıştaki bütünlük de bozulmuş. Kötü bir rapor olmuş. Kapak sayfası da udf olarak "raporumuz ekte -pdf olarak- sunulmaktadır" şeklinde (bu garabet ve sakınca başka bir yazı da ele alındı).

Rapor benim kurduğum çatı ile -muhtemelen bambaşka biri tarafından- yazılmış. Bana "senin iki satırın var raporda bakılacak" deniyor. "Kapak sayfası hazırlattım" da dediği için sayın mühendis konudan epeyce uzak. Düşüncelerimi e-posta ile heyete ilettim, alternatif teslim yolları sundum, cevap çıkmadı. Oturdum raporu %95 hazır hale getirdim (rapor udf ve tüm pdf ekleri). Neden %95 diyorum? Çünkü hakimin keşifte üstünde ısrarla durduğu bir inşai kalem vardı ve bizim raporumuzda bu konu geçmiyordu. Uyardım ve değinmemiz gerekiyor mu diye sordum. 3-5 gün sonra rapor imzalı olarak geldi. Uyarım ciddiye alınmamıştı ama word'den vazgeçilmişti şükür. O şekilde teslim ettik. Ardından kaç ek rapor daha yazdık? Belki yazarım sonra.

Başlıkta ulu manitu dediğimi unutmadım. Böyle heyetlerde inşaat mühendisi kendisini "lokomotif" zannedebiliyor. Benim rapora attığım imza, sanılıyor ki sadece alanımdaki konuları benle ilişkilendiriyor. Raporun diğer taraflarından inşaatçı dışında kimse sorumlu değil sanki. Adam, konut dışında inşaat görmemiş, senin şantiyelerde geçen 25-30 yılına kıymet vermiyor. Demiyor ki hiyerarşide diğer bilirkişiler ile yerim aynı. Dosyadaki uyuşmazlık hakkında kanaat vermeyen heyetler var. İşleri sadece doğruluğu şüpheli hesaplar yapmak. 

Heyetlerde istişare mekanizması önemlidir. Heyette branşlar arasında alt/üst, önemli/önemsiz ayrımı olmaz. İnşaatçı heyet başkanı değildir. Raporun hepsini yazmak zorunda da değildir. Raporun çoğunu yazmak kimseye inisiyatif kazandırmaz. İmza namustur. Rapor okunmadan imzalanmaz.